toplum siyasetine giriş


normal şartlarda siyaset konuşmayı da, tartışmayı da sevmem. çünkü bu da tıpkı dini bütün birinin, ateist veya deist ile tartışması gibi asla bir sonuca varmaz. elde edilen tek sonuç yani elde kalan sadece iki taraf arasında iyice körüklenen kutuplaşma, düşmanca tutumlar, kin ve nefret olur. insanların politika üzerine tartışmayı sevmesini de bir türlü anlamamışımdır. sanki siyasette kilit noktada bir yerleri varmış gibi. sanki suyun yönünü değiştirme güçleri ellerindeymiş gibi. bazıları ipin ucunu öylesine kaçırıp öylesine derin araştırmalar içerisine giriyorlar ki. kendi savlarını, inanışlarını destekleyecek her türlü tek düze içeriğe ulaşıp, zihinlerini bu boş şeylerle doldurma eğilimine giriyorlar. çok yazık gerçekten. sanırım bunları yaptıran tek şey ego ya da enaniyet duygusu. bazı insanlar görüyorum sosyal mecralarda öyle hararetli tartışmalara giriyorlar ki anlatamam. bir ev hanımı düşünün sosyal medyada siyasetin dibine vurmuş. insan isyan ediyor haliyle. yanlış anlaşılmasın kesinlikle hakir gördüğümden değil lakin be mübarek senin ilgilenmen gereken ev işlerin, ne bileyim çocukların yahut bir kocan yok mu? bu kadar mı boş verdin hayatı? bu kadar mı umursamaz hale geldin sorumluluklarını? bu kadar ilgi duyuyorsan adaylığını koy yahu. sağda solda amatör kümede kuru sıkı sallayıp duracağına gir meclise, çık kürsüye ideallerini yahut inandığın değerleri oradan bir profesyonel olarak paylaş bizimle. belki bir faydan olur böylelikle vatana millete. böyle her şekilde toplumun hassasiyetlerini kaşıyıp, yolup, yara yapacağına belki bir hizmet gerçekleştirirsin de arkandan hayır dua eden birileri çıkar. ama yok. hep boş muhabbet. sosyal mecralarda insanlar sözde vatan kurtarıyorlar. icraat? icraat sıfır. hep kavga, hep savaş hali. kendi pisliğiyle kavga etmek genel alışkanlık, genel yaşam şekli haline gelmiş. maksat hep sivrilmek aslında. hep önemli biri olma arzusu. yoksa yemişim idealini, ülküsünü, inanışını. yok efendim ben davam için bunu yapıyorum da davam için ölürüm de. gidin kendinizi kandırın. bunu diyenlere bakıyorum da gerçekte ellerine küçücük bir diken batsa, azıcık canları acısa, yahut birisi yanlışlıkla ayaklarına bassa derhal ciyaklamaya başlar yeri göğü yıkarlar. tutmuş bana can vermekten bahsediyorlar böyleleri. bu dünyada şu insanoğlunun her durumda kendi canına verdiği bitmez tükenmez üstelik azalmaz bu kıymet, karşıdaki canana verilebilseydi zaten ortada ne tartışma, ne kutuplaşma, ne kavga, ne kin ne de nefret olurdu zaten. siyasetin içerisinde hatta mecliste durum çok mu farklı sanki. hepsi de kendi çıkarları, kendi menfaatleri doğrultusunda ilerleyen bir kafile. bir habere denk gelmiştim. haberde mecliste birbirlerini gırtlaklayacak gibi duran iki kutup olduğu halde bir kutuptaki bir zümre herhangi bir yasa için parmak kaldırdıklarında muhalif olan diğer kutuptaki zümre otomatik olarak indiriyorlardı. sonra bir şey oldu. konu meclis erkânının maaşlarının artırılması ile ilgili karar için oylamaya geldi. ne mi oldu? sizce ne olmuş olabilir? tüm kutuplar aynı anda parmaklarını kaldırdılar elbette. işte kavga edip, uğurlarında toplum olarak birbirinize hatta ve hatta sevdiklerinize dahi düşmanlık beslemekte olduğunuz ideolojik temsilcileriniz.


  5 Ağustos 2023  |


içerik yazarı:   admin (yazar profili)

içerik yayın tarihi:   14 Eylül 2021


bu içerik ilgini çekti mi?

1 / 1

hayır mı? öyleyse belki de ilgini cezbedecek o özel içerik bunlardan biridir:

(unutma! gönlümüzden geçen yalnızca bakıp geçen bir seyyah olman değildir. durup nihayete eren bir dost olmandır. ki işte bu vesile ile aramıza katılman dolayısıyla değerli üyeliğin bizleri ziyadesiyle memnun edecektir.
Bir yanıt yazın0

e-posta adresiniz yayımlanmayacak. gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir.