Osmanlı, altı asırlık ömrünün bir bölümünde kültürü medeniyeti ve sahip olduğu gücüyle her bakımdan kendi devrinin amerika’sı sayılmış, uzun yıllar avrupa medeniyetlerinin başına bela olmuş, hristiyan dünyası ve onların sembolü olan haçlı ordularının tepelerinde at koşturmuş, dolayısıyla kendisinden çekinilmiş, günümüzde ise unutturulmaya ve karalanmaya çalışılan nadide bir devlet. hal böyleyken Hristiyan âleminin (Yahudi âlemini hiç katmıyorum ki onların zaten kendilerinden başka düşündükleri dahası önemsedikleri pek bir şey yok.) Osmanlı’ya duydukları ve günümüzde de bir türlü söndüremedikleri kin ve öfke nöbetleri de, türlü şekillerde, her seferinde ve her fırsatta daha da aşikâr olmaktadır. hiç sevmediğiniz hatta nefret beslediğiniz bir kişiyi, bir şeyi, genellikle bir yolunu bulup karalamaya çalışırsınız ya işte batı âlemi için sözüm ona “harem” konusu da bu karalama kampanyalarının en bariz, en can alıcı bir o kadar da suni malzemelerinden biri olmuştur. batı alemi Osmanlı devleti’nin saat gibi işleyen kurumlarına ve devlet yapısına esasında hayran kalmış, hikmetli işlerinden bazılarını anlamış, bazılarını ise anlamlandıramamıştır. harem ise batının gizlilik veyahut mahremiyet nedeniyle görmekte zorlandığı ya da göremediği kurumlardan biri olduğundan Osmanlı’yı ziyaret eden elçiler, ressamlar, seyyar satıcı, hizmetçiler gibi dış kapının dış mandalı olan kişilerin kendi düş dünyaları yahut fantezilerinin kurbanı olmuştur. böylelikle batı dünyası haremi nefret ettiği Osmanlı devleti’ni ve onun padişahlarını itibarsızlaştırmak, aşağılamak maksadıyla onların harem de zevkusefa peşinde, uçkuruna düşkün veya çok eşli olduklarını iddia etmek suretiyle yürüttükleri bir propagandaya konu etmişlerdir. haremle ilgili en gerçek ve en doyurucu bilgileri 1700’lü yıllarda İstanbul’a gelen ve harem’in iç yapısını, işleyişini yakından görme fırsatı bulan bir ingiliz büyükelçisinin eşi vermiştir. (Lady Montagu) onun ve sayılı bir kaç kişinin sayesinde bugün harem’in ve orada bulunan hanımların Padişah’ın gönlünü eğlendirmek ve istediği hanımla birlikte olabilmesini sağlamak için kurulmuş bir düzen olmadığını, aksine Padişah’ın bile girme yetkisinin bulunmadığı, ayrıca hanımlar için çok ciddi bir eğitim müessesesi olan ve hanımları yüceltme amacı taşıyan bir kurum olduğunu tüm dünya öğrenmiştir. fakat insanoğlunun tarihinde su-i zanna kapılmak, her zaman gerçeği öğrenmeye, anlamaya çalışmaktan ve bilmekten daha çok itibar görmüştür. bu sebepledir ki; gerçeği gün gibi bilmelerine karşın, harem bazı muhalif sığ kafalar için bugün bile vakti zamanında fuhşiyatın, heves ve arzular eşliğinde türlü iğrençliklerin dönmüş olduğu bir kurumdan başka bir şey değildir. inananlar şunu çok iyi bilirler ki heves, arzu ve fuhşiyat ile düzen ve refah bir arada uzun bir müddet yürümez. buna en bariz örnek “pompei” halkıdır. son derece bolluk içerisinde gelişkin bir kavim iken tutuldukları bu fuhşiyat ve sapkınlık hastalıkları nedeniyle medeniyetlerinin bekası çok kısa sürmüştür. bugün bazılarının nefret ettiği “harem” kurumunun başlangıcı ise neredeyse Osmanlı’nın ilk kurulduğu dönemlere dayanır. altı asır boyunca sözüm ona böylesi bozuk bir düzen ile böylesine bir medeniyetin kurulması, yükselmesi, yücelmesi ve bekasını devam ettirebilmesi mümkün bile değildir. bu son söylediklerim tamamen kendi düşüncelerimdir ve inancımla ilintilidir. herhangi bir müspet ilime dayanmamaktadır. buna itibar etmeyebilirsiniz belki. peki ya batılı üstelik kadim bir tarihten beri Türklerden azami ve hususiyetle nefret eden ingiliz milletinin bir asilzadesi olan Lady Montagu’nun söyledikleri?
5 Ağustos 2023 |
içerik yazarı: admin (yazar profili)
içerik yayın tarihi: 10 Eylül 2021
bu içerik ilgini çekti mi?
2 / 0