rozalya ana


sevinç çokum’un kaleme aldığı bir sürgün hikâyesinin adı ve ana karakteridir rozalya ana (raziye). ancak buradaki maksat mevcut yazılmış bir hikâyenin sizlere özetini sunmak değil elbette. ikinci dünya savaşının sonlarına doğru(mayıs 1944) yaşanmış bu gerçek ve hazin hadisenin bir nevi kritiğini yapmaktır aslında. sürgün hadisesi stalin tarafından verilen emir ile kırım tatar Türklerine uygulanmış ve bir gecede bu coğrafyada yaşayan Türkler apar topar evlerinden alınarak va.gonlara adeta istif edilmiş ve bu şekilde günler hatta haftalar süren yolculuğa mahkûm edilmişlerdir. bu çetin şartlarda olan (aç, susuz, havasız) yolculuk sırasında sürgün edilen mevcut nüfusun neredeyse yarısı yaşamını yitirmişlerdir. bu sebeple bu sürgün hadisesinin cebren, insanlık dışı şekilde ve zor şartlar altında yapılması ve böylesi büyük oranda kayıpların yaşatılması toplu kıyım olarak kabul edilmektedir. aslında mevcut olan bu kayıpların rusya tarafından üstü kapalı şekilde yolculuk ve sürgün sırasında husule gelen doğal ölümler gibi gösterilmesi amaçlanarak komünist rusya’nın aslında bir faşist olmadığı dünyaya lanse edilmek istense de kayıpların çokluğu ve sağ kurtulanların anlattıkları ayrıca yurtlarından sürülenlerin arkalarında bırakmak zorunda kaldıkları tüm mal varlıklarına el konulması ile kendilerine ait tüm dil din kültür ve manevi değerlerinin sistematik şekilde yok edilmesi hatta ve hatta kırım tatar isminin dahi kullanımının yasak edilmesi rusya tarafından yaşatılan ve baştan ayağa zulüm kokan bu cebri hadisenin aslında üstü kapalı bir soykırım olduğunu açıkça gözler önüne sermektedir. tüm bu yaşananların gerekçesi ise kırım Türklerinin faşist almanya’ya mavi alay ile yardım ettikleri iddiası idi. üstelik iddiaya göre bunda Türkiye’nin de rolü vardı. mavi alay adı verilen yani kırım Türklerinden oluşan ordu Türkiye’nin önerisi ve talebiyle faşist almanya’nın yanında rusya’ya karşı yer almışlardı. derinlemesine araştırma yapmadım lakin iki türlü de iddiaların gerçek olma ihtimali oldukça zayıf görünmekte Türkiye’nin bu hususta (zannımca kırım Türklerine bir önerisi veya kendilerinden bir talebi olamaz. çünkü Türkiye ikinci dünya savaşına katılmamakla birlikte geçmişten aldığı ders (birinci dünya savaşı hezimeti) ile -bir nevi denge politikası izlemiş fakat tam tarafsız kalamayarak dengelerini faşist almanya’nın aleyhine doğru kaydırmıştır. (rusya ile müttefik olan ve de özellikle denizci devlet vasıfları da olan ingiltere ve fransa tarafına daha yakın olmuştur.) bu sebepledir ki rusya devleti aleyhine arka planda faaliyet yürüttüğünden söz edilemez. Türkiye devleti kurulduğundan bu yana ataları olan diğer Türk devletleri ile kıyaslandığında (Türk cihan hâkimiyeti niteliğini geçici olarak ta olsa kaybettiğinden ötürü) daha çok izlediği politikasını kendisini geliştirmek, kalkındırmak üzerine kurduğundan kendisine açık bir tehdit olmadıkça başka bir ülkenin aleyhine çalışarak ortalığı fesada verecek yakıp yıkacak bir devlet asla olmamıştır. fakat buradan atalarımız olan devletlerin zulüm ehli olduğu sonucu çıkmamalı -Türk cihan hâkimiyeti- yüce bir ülküdür ve Allah izin verirse mutlak surette gerçekleşecek bir ülküdür bu. ayrıca bizim şanlı ecdadımız hiçbir vakit savaş veyahut sefer ile hâkimiyeti altına aldığı hiç bir devleti yakıp yıkmamış, yerle bir etmemiş, hâkimiyeti altına aldığı devletin yerli halkının kültürel yapılarının ve dini değerlerinin ayarlarıyla oynamamıştır. aksine mevcut kültürün üzerine ek olarak kendi kültürel varlıklarını da inşa ederek aslında tüm tebaya hakiki manada özgürlük, kardeşlik ve eşitliği yaşatmıştır. bugün Osmanlı’nın bir zaman hâkimi olduğu arap yarımadasına yahut balkanlara gittiğinizde aklıselim, vicdan sahibi olan her yaşı geçkin ecnebi size Osmanlı’nın adaletinden ve özgürlük ile dolu sosyal yaşantısından dem vuracaktır. ayaklanmalarının ve kopuşlarının zulüm nedeniyle değil de tamamıyla kendi etnik siyasi bağımsızlık mücadelelerinin eseri olduğunu anlatacaklardır. gelelim kırım tatarlarına onların da rusya tabiiyetinde olup ta kendi ülkelerine ihanet edeceklerine hiç ihtimal vermiyorum doğrusu. -ki Türklerin tarihinde görülmemiştir yediği kaba pislemek- ayrıca bütün bu soykırım hadisesinin esas mümessili olan stalin lakaplı devlet başkanının paranoyak eğilimli biri olmuş olduğunu da düşünürsek alınan bu kararın sırf bir evhamdam kaynaklandığı anlaşılır ve konu iyice netleşir. tarih boyunca Türk ismi ile can veren tüm şehitlerimizi saygı ve rahmet ile anıyorum.


  24 Ağustos 2023  |


içerik yazarı:   admin (yazar profili)

içerik yayın tarihi:   8 Mayıs 2022


bu içerik ilgini çekti mi?

2 / 0

hayır mı? öyleyse belki de ilgini cezbedecek o özel içerik bunlardan biridir:

(unutma! gönlümüzden geçen yalnızca bakıp geçen bir seyyah olman değildir. durup nihayete eren bir dost olmandır. ki işte bu vesile ile aramıza katılman dolayısıyla değerli üyeliğin bizleri ziyadesiyle memnun edecektir.
Bir yanıt yazın0

e-posta adresiniz yayımlanmayacak. gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir.