alınları secdeye varanlar


derler ki alnı secdeye varandan korkacaksın. inançtan beri olanların yarım yamalak inananlar üzerinden inançsızlıklarını meşrulaştırıp kusurlu vicdanlarını rahatlatmak için söyledikleri bir sözden ibaret olsa da bu secde meselesine bir açıklık getirilmeli. aslında burada kastedilen inananların neredeyse cümlesine doğuştan peydah olan ve sonraki yaşam sürecinde de süreğen bir hastalık gibi görünen kusursuz bir cehalet durumudur. burada kısmi şekilde mesele dini sadece ve sadece dinlemek ya da en doğru ifade ile dinlediğini dahi doğru şekilde dinlememek ve neticede yanlış anlamak dolayısıyla da yanlış yorumlamaktan kaynaklanmakta. bakın dini doğru şekilde doğru kaynaklardan okumamak demiyorum. -ki asıl doğru olan bu yoldur- sadece doğru şekilde dinlememek ki okumak bizleri boğan, çoklukla canımızı sıkan bir eylemdir. günümüzde her şey neredeyse tüm kaynaklar ortada ve ulaşılabilir olmasına karşın erişmek her zamankinden daha güç görünmekte bizlere. bu genel bir kusur. ancak mesele yalnızca bununla bitmemekte. kişilerde doğuştan husule gelen ve İslam dininden bağımsız şekilde gelişen münferit ahlak bozukluğunun etkisi de hiç de öyle yadsınır gibi değildir. hatta en büyük paya sahiptir bile denebilir. (İslam’dan bağımsız diyorum. şöyle ki bu söylemim münferit şekilde kişisel inanç ve amel yetersizliklerinin ceremesinin art niyetli kişilerce İslam dininin üzerine bir kusur bir leke misali gibi yapıştırılmaya çalışılmasının katiyetle önüne geçilmesi hasebiyledir.) fakat yine de bana soracak olursanız alnı secdeye gelen mi gelmeyen mi hangisinden en çok korkulmalıdır diye? elbette ki yaratılmış olanların hiçbirinden korkulmamalı diye cevap veririm evvela. ardından yine de bir tehlike sıralaması yapacak olursak elbette ki alnı secdeye gelmeyen adamın daha tehlikeli olacağı sonucuna varılır. nedenine gelince aslında bunu ülkemizdeki sağ kanat ve sol kanat üzerinden değerlendirmek ve öyle irdeleyerek yorumlamak daha uygun düşecektir diye düşünüyorum. ülkemizde var olan sol kanatın yani solcuların komünistlerin ve maocuların bir yandan demokrasiyi sözde şekilde savunmaları bir yandan da aydınlanma hareketi olarak her şeyi ben bilirim havası ve akıl dağıtan kibirli yaklaşımlarıyla bağnaz ve sürekli uyumakta olup aptal olduklarına inandıkları alnı secdeye varan o dindar sağ kanat mensupları ile ister istemez içlerine düştükleri hararetli tartışmaların ve militansı saldırganlıkların kaynağının onların ideolojilerinin özünde yatan anti-demokratik ve ihtilalcı yani devrimci alışkanlıklarından kaynaklanmakta olduğu muhakkaktır. bu sol kanat hareketi mensuplarının pek çoğunun gençlik yıllarında yapıp ettikleri saldırgan kaba ve hoyrat haller yaşlılık yani aklıselim dönemlerinde kendilerine birer pişmanlık vesilesi olup çıkıvermiştir. alnı secdeye varan insanları alınları secdelere varmayan insanlardan ayıran tek özellik bir gücü ve bir otoriteyi beş duyu organıyla hissedemezlerse dahi boyun eğebilmeleridir. hiçbir şeye boyun eğemeyen ya da eğmek istemeyen insan saldırgan olmaktan yakıp yıkmaktan, vurup kırmaktan, kırıp dökmekten de hiç çekinmez zira. gel gelelim bunun örneklerini tarih boyunca da gördük, görmekteyiz de. bu zihniyet ve bu ideolojiler son bulmadığı sürece de maalesef zorunlu şekilde bir isteksizlikle görmeye de devam edeceğiz gibi görünüyor.


  30 Temmuz 2023  |


içerik yazarı:   admin (yazar profili)

içerik yayın tarihi:   17 Mart 2023


bu içerik ilgini çekti mi?

0 / 0

hayır mı? öyleyse belki de ilgini cezbedecek o özel içerik bunlardan biridir:

(unutma! gönlümüzden geçen yalnızca bakıp geçen bir seyyah olman değildir. durup nihayete eren bir dost olmandır. ki işte bu vesile ile aramıza katılman dolayısıyla değerli üyeliğin bizleri ziyadesiyle memnun edecektir.
Bir yanıt yazın0

e-posta adresiniz yayımlanmayacak. gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir.