icat çıkarmak


iki hayalim vardı biri liderlik (ki ondan daha önce bahsettim) diğeri ise icat çıkarmak. gerçi netice ve mevcut durum itibarıyla ikisine de ulaşamadım. bu vesile ile yeniden dünyaya gelebilmek mümkün olabilseydi keşke. belki farklı şartlar altında, belki de farklı bir hayat arzusuyla elbette. her neyse konum olan icat çıkarma hevesime gelelim. daha önce kendi çalışma alanım (doğalgaz) ile ilgili bir  icat denemem olmuştu. (bk. hakkında sayfası) elektromekanik gaz kaçak tespit cihazı ismini verdiğim bu makine, patent araştırma aşamasında özgün yani yeni görülmemişti. her ne kadar amerika’yı yeniden keşfeden bir kâşifte olmuş olsam karmaşık bir sistemi tek başıma toplayıp yekvücut halinde çalışabilen bir mekanizma dahası bir sistem oluşturmak, işte benim için başarı olarak yeterliydi elbette. şimdi gelelim icat çıkarmak hevesimin özüne. neden bunu yapmak istedim/istiyorum/isteyeceğim? ilk bakışta kendini üstün bir noktada görmek isteyişimden kaynaklı pis bir huydan kısacası kibir yüzünden elbette. evet, yanlış okumadınız. hem neden şaşırdınız ki? bana karşı yükseldiyseniz(sinir) şayet ki hemen hepiniz yükselmişsinizdir. bu yükselişin miktarı nispetinde sizlerde de kibir olduğu aslında bu pis huyun hemen herkesin içinde bir tutam dahi olsa bulunduğu aşikâr değil midir? bu görünen sebep. bir de doğrudan görünmeyen bir sebep var. o da önemli bir amaç bir görev için yaratılmış ve bu dünyaya gönderilmiş olduğuma dair saplantı düzeyindeki inancım. aksi durumu düşünmek beni çıldırtıyor. çünkü o zaman oldukça sıradanlaşıp, değersizleşiyorum kendi içimde. tüm mevcudiyetin bir görevi, bir amacı vardır. hiçbir şey amaçsız yaratılmamıştır. mesele o amacın ne olduğunu vakit geçip gitmeden, iş işten geçmeden bulabilmek. sorun şu ki; henüz o amacı tespit edebilmiş değilim. fena halde can sıkıcı olan bu durumdan bir an evvel kurtulamaz isem mutsuz şekilde süregelen hayatım korkarım ki yine mutsuz şekilde nihayete erecek. peki, bu amacı bulabilmek için yahut mevcut durumumu düzeltebilmek için ne mi yapıyorum? hiç bir şey. rölantideyim şu an. nadasa bırakılan toprak gibiyim. umutsuzluktan kaynaklı bir atalet hâkim. gerçi normalde sloganım hep şudur: “şüphesiz ileri gitmek beklemekten iyidir. ” nere gittiğinin önemi de yoktur üstelik. maneviyat deseniz o da iyi durumda değil. muhtemelen hata ve günah kotamı ziyadesiyle doldurmuş taşırmışımdır. rüyalarım da rutine bağladı. “olmamışlık sendromu” ismini verdim rüyalarıma. hep birilerinin başarılarının gölgesinde kalıyor ve asla zirvenin yakınından bile geçemiyorum. bu ise mutsuzluk ve atalet hususunda adeta destekçi oluyor mevcut durumuma. ayrıca ne yaparsam yapayım ne kadar çabalarsam çabalayayım nafile imiş gibi geliyor. elindeki başarısızlıkları gören her bir kimse buna karşılık etrafındaki başarılı olmuş insanları ister istemez bir tepki olarak küçümseyeme başlar. topraktan daha üstün bir yaratılışla yaratıldığını düşünen şeytanın durumu misali kendi yaratılışını daha üstün addeder. elbette ki bu kibirdir ve şeytanın yoludur. öyle ki başarının önündeki görünmez engel bu da olabilir. işin metafizik boyutu da var yani. şeytan gibi lanetlenmiş olmak. tüm bunların dışında kıyaslanmak denen bir durumda var. şüphesiz pek çok kişiyi huzursuz eden bir şeydir. ama benim gibi işi hastalık boyutuna taşıyan biri iseniz kıyas edildiğinizde huzursuzluktan ziyade deliye dönersiniz. tipik bir “ayna ayna söyle bana” durumuna duçar olursunuz. şimdi gelelim tüm bu sorunların çözüm yöntemine: etrafımda bu anlattıklarımı dinleyebilecek düzeyde özverili ve sabırlı olan insanların mevcut durumuma istisnasız genel geçer tek bir çözümleri var o da harekete geçmem ve bir yerden başlamam gerektiği oluyor. ama şunu göz ardı ediyorlar sorun harekete geçip geçmemek değil ne yapacağımı bilememem. bir yerden -ki bu genellikle merdivenin en alt basamağı oluyor- başlayarak hayal ettiklerime şu durumda ulaşabilmem de mümkün görünmüyor. hiç şüphesiz bana depar attıracak bir şey lazım. bir de çoğu kez başıma bela olan ve ucu bucağı olmayan hayal gücüm var. solak olmamdan mütevellit olduğuna kani olduğum derin ve uç hayal gücüm. gördüğünüz üzere günün herhangi bir saatinde ve zihinsel atalet (dinlenme) anımda zihnimin doluluk/karmaşıklık düzeyi sadece bu kadarcıktan! ibaret. ancak aksine dışarıdan suratıma baktığınızda görebileceğiniz tek şey ise yalnızca bir bön olmakta. 🙂   


  4 Ağustos 2023  |


içerik yazarı:   admin (yazar profili)

içerik yayın tarihi:   2 Aralık 2021


bu içerik ilgini çekti mi?

1 / 0

hayır mı? öyleyse belki de ilgini cezbedecek o özel içerik bunlardan biridir:

(unutma! gönlümüzden geçen yalnızca bakıp geçen bir seyyah olman değildir. durup nihayete eren bir dost olmandır. ki işte bu vesile ile aramıza katılman dolayısıyla değerli üyeliğin bizleri ziyadesiyle memnun edecektir.
Bir yanıt yazın0

e-posta adresiniz yayımlanmayacak. gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir.