şu gerçeği tüm Türk ve Müslüman evlatları kavramalı: batı tarafından hasta adam olarak nitelenen, dünyanın tamamı hatta kendi içimizde bile bu şekilde kabul ettirilmeye çalışılan, altı asırlık ömrü ile İslam’ın koruyucusu, hakiki medeniyet kavramının uygulayıcısı, kendisine ve İslam’a karşı duran batıl garp dünyasını ayakları altına alacak düzeyde son derece güçlü ve son döneminde dahi kendisinden çekinilen Osmanlı Devleti’nin bu söylemler ile itibarsız hale getirilmesi ve oluşan psikolojik çöküntü ve fiziki çaresizlik ahvalinden istifade edilip savaş ile dört bir koldan fiiliyatta kısmen parçalanması ve teoride hepi topu yalnızca iç anadolu bölgesinde sıkıştırılmak istenmesi yalnız ve ancak bütünüyle Türk’e ezeli ve ebedi düşman olan batının kendi orijinal fikirleri ve eylemleri idi. buna karşılık bize kalan ise şuursuzca onların bu fikir ve eylemlerine sadece medeniyet kisvesi altında gözlerimiz boyanmış bir halde çanak tutmak ve belki de yoğun şekilde desteklemek idi. çünkü bir kere bu fransızın ve ingilizin son derece kokuşmuş bayağı ve kat’i şekilde suni olan kültürleri büyük bir özenti hissiyatı ile istemsizce ve bazen de cebri surette bizlere sevdirilmiş idi. oysa ki bugün dost bellediğimiz batının emelleri Türklere karşı ilk haçlı ordularını terkip ettikleri zamandan beri hiç değişmemişti. kuşkusuz hala da değişmez ve değişmeyecektir de. batı aleminin katolik yahut protestan hiç fark etmez tüm Hristiyan dünyasının ek olarak günümüzde mensubu 20 milyonu bile bulmayan Yahudi dünyasının yegâne emelleri elbette ki kendilerine en büyük tehdit olarak gördükleri bugün mensubu yaklaşık 1.6 milyar olan durdurulamaz şekilde yükselen -kıyamete kadar da Allah izniyle yükselecek olan- İslam dininin kaçınılmaz yükselişini yavaşlatarak durdurmak bu şekilde etkisiz hale getirmek ve de onu gerilemeye sevk ederek tümden zayıflatarak yok etmektir. bunu sağlayabilmek için evvela İslam’ın önderi ve en büyük savunucusu pozisyonundaki o kutlu devleti ortadan kaldırmalılardı. özellikle de hilafet makamını. dini önder olmanın o büyük ve toplayıcı gücü yok edilmeliydi. sadece bunların yok edilmeleri de tek başına yeterli değildi. Osmanlı Devleti dünyaya örnek olan gündelik yaşantısı, kültürü, yönetim şekli ve yönetenleri başta olmak üzere her açıdan itibarsızlaştırılmalıydı. özellikle Osmanlı’nın kendi tebaasından olan halk Osmanlı’nın kendisinden nefret ettirilmeliydi. bunu başarabilmek adına ellerinde emelleri doğrultusunda kullanabilecekleri kendilerine her bakımdan hayran olan öyle ki adeta kendi öz tabiiyetini unutmuş beyinleri yıkanmış jönlerden ve ittihatçılardan daha elverişli bir zümre de pekâlâ bulamazlardı. günümüz muhaliflerince bu çok medeni addedilen batılıların bir diğer önemli maksatları ise; bugün de olduğu gibi geçmişten gelen sömürgeci tutumlarıyla Osmanlı Devleti’nin son dönemine değin (II. Abdülhamid) hakimiyetinde bulunan topraklardaki madenleri ve özellikle arap yarımadası ile bu yarımadanın sahip olduğu petrol rezervlerini ele geçirmek ve sömürmek idi. İslam’ın yükselişini ve ilerleyişini durdurmak hususunda tam manasıyla etkili olamasalar da bu süreci sadece geçici olarak yavaşlatmayı ve bununla birlikte Türkleri balkanlardan atmayı başaran batı dünyası bugün petrolü de ve petrole sahip olan arap dünyasını da avuçlarının içine almış gibi görünmektedirler. ek olarak günümüzde içimizde özellikle de meselenin özünden bir haber olan zihinleri yıkanmış kimi gençlerimiz bugünkü dindar olan sağ iktidarların mensupları ile birlikte kendi özü olan Osmanlı Devleti’ne muhalif olarak üstelik utanılacak hiçbir yanları olmadığı halde bilakis gurur duyacakları kendi şanlı tarihlerine ve soylarını gururla dayandıracakları gerçek atalarına karşı adeta kin ve nefret beslemektedirler.
17 Ocak 2025 |
içerik yazarı: admin (yazar profili)
içerik yayın tarihi: 26 Mart 2023